Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu - 1:
Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu
Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu - 1:
Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu
Anonim şirketin yönetim ve temsil organı Türk Ticaret Kanunu’nda [“TTK”] “yönetim kurulu” olarak belirlenmiştir [TTK md. 365]. Yönetim Kurulu üyeleri kanun ve esas sözleşmeden doğan görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar. Yönetim kurulu üyelerinin kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri halinde şirketin, pay sahiplerinin ve şirket alacaklarının bundan kaynaklanan zararlarından sorumlu tutulabilirler [TTK md. 553 f. 1].
I. Yönetim Kurulu Üyelerinin Kanuni Sorumlulukları Nelerdir?
- Anonim şirketin idare ve temsili yönetim kurulu üyeleri için hem bir hak hem de sorumluluktur. Bu nedenle yönetim kurulu üyeleri, şirketin yönetimine ilişkin gerekli bütün faaliyetlerde bulunmak zorundadırlar. Bu kapsamda, yönetim kurulu üyelerinin bazı görevleri şöyle sıralanabilir: Yönetim kurulu toplantılarına katılmak, önerilerde bulunmak, müzakerelere iştirak etmek, şirketin aleyhine olan hususlarda muhalefet
- Yönetim kurulu üyeleri, pay sahiplerinin hakları ve şirket içindeki pozisyonlarını etkileyebilecek kararlarda eşit işlem ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar [TTK md. 357].
- Yönetim kurulu üyeleri özen ve bağlılık ile şirketi yönetmek ve temsil etmek zorundadırlar [TTK md. 369]. Burada sözü edilen objektif nitelikli bir özen borcudur. Dolayısıyla yönetim kurulu üyesinin kendi işlerinde gösterdiği özen yeterli olmayıp, benzer nitelikli bir şirketteki dikkatli ve basiretli bir yöneticinin aynı şartlar altıda seçeceği hareket tarzına uygun bir dikkat ve özenden bahsedilmektedir.
- Yönetim kurulu üyeleri sadakat yükümlülüğünün gereği olarak şirketle rekabet etmeme borcu altındadır. Buna göre yönetim kurulu üyeleri, genel kurulun iznini almaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendisi veyahut başkası adına yapamazlar [TTK md. 396 f.1].
- Yönetim kurulu üyesi sır saklama yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük, yönetim kurulu üyesinin gerek toplantılarda tartışılan gerek toplantı dışında görevi gereği edindiği bilgileri ifşa edemeyeceği anlamına gelir. Sır saklama yükümlülüğü kanunda açıkça düzenlenmese de yönetim kurulu üyesi ile şirket arasındaki borç ilişkisinden kaynaklanan sadakat yükümünün bir görünümü olarak kabul edilmektedir.
- Yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almadan şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamazlar. Aksi halde şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir [TTK md. 395 f. 1].
- Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyelerinin ve onların pay sahibi olmayan yakınlarının şirkete nakit borçlanmaları yasaktır. Bu kişiler için şirket, kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemeyeceği gibi borçlarını da devralamaz [TTK md. 395 f. 2].
- Yönetim kurulu üyeleri bazı durumlarda toplantıya katılamazlar. Buna göre yönetim kurulu üyesi, kendisinin veya alt ve üst soyundan birinin veya eşinin veya üçüncü derece dahil üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımlarından birinin kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konularda yönetim kurulu toplantılarına katılamaz [TTK md. 393].
- Bunlar dışında TTK’nın çeşitli maddelerinde düzenlenmiş özel sorumluluk halleri de bulunmaktadır. Bu sorumluluk türleri; [i.] Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olmasından doğan sorumluluk [TTK md. 549], [ii.] Sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi [TTK md. 550], [iii.] Değer biçilmesinde yolsuzluktan dolayı sorumluluk [TTK md. 551] ile [iv.] Halktan para toplanmasından doğan sorumluluk [TTK md. 552] şeklinde sıralanabilir.
Ayrıca, anonim şirket esas sözleşmesinde yönetim kurulu üyeleri için birtakım ek yükümlülükler öngörülmesi de mümkündür. Böyle bir durumda, yönetim kurulu üyelerinin bu ek yükümlülüklere de uygun davranması gerekmekte olup aksi yönde işlem ve eylemleri hukuki sorumluluğun doğmasına yol açabilir.
II. Yönetim Kurulu Üyesinin Hukuki Sorumluluğu Hangi Şartlarda Doğar?
Hukuki sorumluluğun şartları Borçlar Kanunu md. 49 f. 1 hükmünde belirlenmiştir [BK md. 114 f. 2’nin atfıyla]. Buna göre hukuki sorumluluğun doğması için aranan şartlar: zarar, hukuka aykırılık, kusur ve illiyet bağıdır.
- Zarar meydana gelmiş olmalıdır.
Yönetim kurulu üyesinin sorumluluğunun doğması için ortaya çıkan bir zarar olması gerekmektedir. Zarar meydana gelmedikçe sorumluluktan da söz edilemez. Bu noktada doğrudan ve dolaylı zarar kavramlarına değinilmelidir.
Anonim şirketlerde hukuki sorumluluk doğuran zarar doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki şekilde ortaya çıkabilir.
Doğrudan zarar, şirketin, ortakların ve/veya alacaklıların malvarlığında meydana gelen azalma iken dolaylı zarar, şirketin malvarlığında meydana gelen zararın ortakların ve alacaklıların malvarlığına yansımasıdır. Türk hukukunda asıl olan doğrudan zarardır. Dolaylı zarar için tazminat talebi kanunda bu hususa açıkça yer verilmesine bağlıdır.
Yönetim kurulu üyelerinin davranışları çoğu durumda öncelikle şirketin kendisine zarar verir. Şirketin malvarlığındaki eksilme dolaylı olarak alacaklı ve ortakların zararına sebep olabilir. Bu tür zararlar “dolaylı zarar” olarak anılır. Buna göre, TTK md. 555’te şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, TTK md. 556’da ise alacaklıların iflas halinde tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir. Pay sahipleri veya alacaklılar tarafından dolaylı zarar için açılan davada şirketin zarara uğramış olması davanın [conditio sine qua non] olmazsa olmaz şartıdır. Böylelikle zarar gören şirket ile yansıma zarara tabi olan pay sahipleri ve iflas halinde alacaklılar zararın şirkete tazmin edilmesini talep edebilirler. Bu davada zararın tümünün tazmini talep edilebilse de ödeme ortak veya alacaklıların kendilerine değil şirkete yapılır. Bu durum medeni yargılama hukuku açısından istisnai bir örnek teşkil eder.
Ancak bazen şirketin zarara uğramadığı istisnai hallerde alacaklı veya ortakların doğrudan zarara uğraması da mümkündür. “Doğrudan zarar” olarak anılan bu tür zararlar, örneğin, sermaye artırımında ortağın rüçhan hakkının engellenmesi, ortağa payına uygun temettü ödemesi yapılmaması, ortağın genel kurul toplantısına katılmasının veya toplantıda oy kullanmasının engellenmesi ihtimallerinde ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda ortaklar ve alacaklılar doğrudan uğradıkları zararı karşılayan tazminat bedelinin kendilerine ödenmelerini isterler. Doğrudan zarar halinde yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmiş olması ortak ve alacaklıların dava hakkını kural olarak engellemez.
- Yönetim kurulu üyesi hukuka aykırı fiiliyle zarara sebebiyet vermiş olmalıdır.
Yönetim kurulu üyesi ancak kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde sorumlu tutulabilir.
- Kanunda düzenlenen kusursuz sorumluluk halleri dışında, yönetim kurulu üyesinin hukuki sorumluluğunun doğabilmesi için zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiili kusuruyla gerçekleştirmiş olması gerekir.
TTK md. 553/1 hükmünün lafzından anlaşıldığı üzere, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kusura bağlıdır. Hükümde kusurun derecesi belirlenmediğinden ihmalin dahi sorumluluğun doğması için yeterli olduğu kabul edilmektedir. Ancak kusurun ağırlığı tazminatın belirlenmesi açısından önem arz eder. Sorumluluğunun tespiti için yönetim kurulu üyelerinin TTK md. 369/1 hükmünde öngörülen özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı incelenir. Burada öngörülen özen ve bağımlılık yükümlülüğü yukarıda da açıklandığı gibi sübjektif olmayıp yönetim kurulu üyesinin objektif şekilde kanun koyucu tarafından belirlenen tedbirli yönetici davranış modeline uygun davranıp davranmadığıdır.
- Meydana gelen zarar ile yönetim kurulu üyesinin kusuruyla işlediği hukuka aykırı eylem arasında illiyet bağı olması gerekir.
Bütün sorumluluk hallerinde illiyet bağının varlığı olmazsa olmaz bir unsurdur. Yönetim kurulu üyesinin eyleminin zarara sebebiyet vermeye elverişli olmasına rağmen, zararın aslen başka bir nedenden dolayı oluştuğu anlaşılırsa illiyet bağı kesilmiş olur ve yönetim kurulu üyesinin sorumluluğu doğmaz.
- Yönetim Kurulu Üyelerinin Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi Uyarınca Sorumluluklarının Belirlenmesi
Türk Ticaret Kanunu md. 557’de düzenlenen farklılaştırılmış teselsül ilkesi ile 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nda kabul edilen mutlak müteselsil sorumluluk terk edilmiş, her bir yönetim kurulu üyesinin şahsen sorumlu olduğu zarar oranında tazminat zorunluluğunun doğacağını öngören bir sistem benimsenmiştir. Böylelikle her bir yönetim kurulu üyesi sebep olduğu zarardan fazlasını tazmin etmek zorunda kalmaz. Farklılaştırılmış teselsül hükümleri zarara birden fazla yönetim kurulu üyesinin sebebiyet vermesi halinde uygulama bulur.
Sorumluluk davasına bakan hâkim, her bir sorumlu yönetim kurulu üyesinin bireysel indirim sebeplerini dikkate alarak ödemek zorunda olduğu tazminat miktarını belirler. Bireysel indirim sebepleri kusurun derecesi, üçüncü kişinin kusuru, zarar görenin kusuru ve zarar görenin rızası olabilir. Hâkimin her bir yönetim kurulu için belirlediği bireysel sorumluluk tavanı, o yönetim kurulu üyesinin ödeyeceği üst miktarı ifade eder. Böylelikle yönetim kurulu üyesi, bu miktarın karşılanması halinde yeni bir ödeme talebiyle karşı karşıya kalamaz.
III. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davaları, şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılabilir.
IV. Sorumluluğun Sona Erme Halleri
Aşağıdaki durumlarda yönetim kurulunun hukuki sorumluluğu sona erer:
- Üyenin TTK md. 369 anlamında kusursuzluğun ispatlanması
Yönetim kurulu üyesi, md.369’da düzenlendiği üzere görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirme ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralına uyarak gözetme yükümlülüğüne uygun davrandığı halde yine de zararın meydana geldiğini ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir. İş adamı kararı ilkesi olarak anılan bu yükümlülüğün önemi ve içeriği için “Türkiye’deki Yönetim Kurulu Üyeleri İçin İş Adam Kararı İlkesi” yazımızı inceleyebilirsiniz.
- Zamanaşımı süresinin dolması
TTK md. 560 uyarınca, sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 [iki] ve her ihtimalde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren 5 [beş] yıldır. Ancak, şirket genel kurulunun yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin karar aldığı durum için ayrı bir süre düzenlemiştir. Buna göre, şirket genel kurulu tarafından yönetim kurulu üyelerinin ibrasına yönelik bir kararın varlığında, ibranın kapsadığı maddi olaylara ilişkin açılacak sorumluluk davalarında, ibra kararına katılmayan pay sahiplerinin dava hakkı 6 [altı] aylık hak düşürücü süreye tabidir [TTK md. 558 f. 2].
Yine, sorumluluk iddiasına konu fiil Türk Ceza Kanunu’na göre daha uzun dava zamanaşımına tabi ise tazminat davasında da bu zamanaşımı uygulanır.
- Yönetim kurulu üyesinin ibrası
Anonim şirketlerde genel kurul, yönetim kurulu üyelerinin ilgili hesap dönemine dair işlemlerini ekonomik ve hukuki sonuçları bakımından onaylayarak yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarını bertaraf edebilir. Kısaca ibra, yönetim kurulu üyelerinin genel kurulda alınan bir karar ile temize çıkarılmasıdır. Dikkat edilmelidir ki, bu şekilde ibra edilen yönetim kurulu değil, bireysel olarak her bir yönetim kurulu üyesidir.