Loader
  • 2022 September 7
  • 10 dakika okuma süresi
  • Dinle

Unutulma Hakkı

Unutulma Hakkı

Her türlü verinin kayıt altına alınabildiği ve bir kere kayıt altına alındıktan sonra hızlı ve geniş paylaşım nedeniyle ortadan kaldırılmasının oldukça güç olduğu günümüz teknolojisinde, kimi verilerin, özellikle de belirli bir sürenin geçmesinin ardından ulaşılabilirliğini yitirmesi, bireyin yaşamını özgürce sürdürmesi adına önem arz etmektedir. Bu kapsamda, özellikle Google gibi arama motorlarında kişinin adı ve soyadı ile yapılan aramalarda çıkan sonuçların internet ortamından kaldırılması talepleri epey yaygınlaşmış durumdadır. İşte bu taleplerin dayanağını oluşturan unutulma hakkı üzerine kaleme alınan bu yazıda; bu ve benzeri taleplerin hangi yollarla yapılabildiği, başvuruların hangi kriterlere göre değerlendirildiği yahut değerlendirilmesi gerektiği ve unutulma hakkının sınırları tartışılacaktır.

Unutulma Hakkının Ortaya Çıkışı ve Hukuki Çerçevesi

Günümüzde, verilerin çoğunun internet ortamında üretilerek saklanması, verilere erişimin kolaylaşmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. İnternet ortamında bulunan bir verinin yıllarca saklanabilmesi karşısında, “unutulmak” bir hak olarak gündeme gelmiş ve bireylerin kendilerine ait bilgilerin internet ortamından kaldırılmasını istemekte haklı bir menfaati olabileceği yargı kararlarıyla da kabul edilmiştir.

Unutulma hakkı, “bireyin geçmişte hukuka uygun olarak yayılmış ve doğru nitelikteki bilgilerinin zamanın geçmesine bağlı olarak erişimden kaldırılmasını ya da gündeme getirilmemesini talep edebilmesi” olarak tanımlanmaktadır. Elbette ki unutulma hakkı kişilik hakkı değerlerinin bir uzantısıdır ve özel yaşamın korunması, kişinin onuru gibi kavramlarla yakından ilişkilidir. Bu çerçevede, özel hayatın gizliliği, sildirme ve silme hakkına ilişkin menfaatler de unutulma hakkı himayesinde korunmaktadır. Bu bağlamda, birey açısından unutulma hakkı, bireyin hayatına yeniden başlayabilmesi ve hayatına devam edebilmesi için, diğer insanların birey hakkında yayımlanan bilgilere ulaşmasının engellenmesi zemininde ele alınmaktadır.

Doktrinde bir görüşe göre, unutulma hakkı dolaylı olarak da olsa toplumsal menfaate katkı sağlamaktadır. Süresiz bir şekilde herkes tarafından verilere erişilebilmesi, bireylerin de süresiz bir şekilde istemediği bilgilerle hatırlanmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. Unutulma hakkı, bu bireylere yeniden başlama imkânı vermekle toplum vicdanı yönünden önemli bir rol oynamaktadır. Diğer bir ifadeyle temiz bir sayfadan başlama olanağının sunulması, toplumsal bağışlayıcılığı da beraberinde getirmektedir. Öte yandan, suç niteliği taşıyan verilere erişimin engellenmesinin, suçun caydırıcılığını azalttığı yönünde de eleştiriler oldukça fazladır.

Unutulma hakkına dayanılarak verinin dijital arşivden kaldırılması istenen yargı kararlarında, söz konusu verinin birtakım kriterleri sağlayıp sağlamadığı değerlendirilmektedir. Türk Anayasa Mahkemesi’nin N.B.B. kararında bahse konu kriterler şu ifadelerle açıklanmıştır: “[…] bir İnternet haberinin unutulma hakkı kapsamında İnternet’ten çıkarılabilmesi için yayın içeriği, yayında kaldığı süre, güncelliğini yitirme, tarihsel bir veri olarak kabul edilememe, kamu yararına katkısı, habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı, haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların her somut olay açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.” Görüldüğü üzere, unutulma hakkının uygulanmasında bilgiye ve özneye ilişkin kriterler geliştirilerek ayrıntılı bir değerlendirme mekanizması benimsenmiştir.

Unutulma Hakkını Koruyan Mekanizmalar

İstenmeyen bir verinin kaldırılması amacıyla veri sorumlusuna başvuruda bulunma, en hızlı yanıt veren koruma mekanizması olarak sayılabilir. Bu mekanizmada, veriyi yayımlayan arama motoruna başvuruda bulunulması gerekmektedir. Örneğin, ilgili veri Google tarafından yayımlandıysa, Google’a içerik kaldırma başvurusunda bulunulması gerekmektedir. Aslına bakılırsa Google nezdinde bu mekanizmaya çokça başvurulmakta olup başvuru yalnızca bir form doldurmak suretiyle gerçekleştirilebilmektedir.

Google’ın yayımladığı rapora göre, 2014-2020 arasında içerik kaldırma taleplerinden %46,2’si olumlu sonuçlandırılmış ve söz konusu içerikler Google’dan kaldırılmıştır. İçerik kaldırma başvurusuna ilişkin formda, ilgili verinin unutulma hakkını hangi yönüyle ihlal ettiğinin ve buna ilişkin sebeplerin açıklanması beklenmektedir. Başvuru sonrasında, kaldırma talebinin uygun olduğu kararına varılırsa ilgili veri, arama sonuçlarından kaldırılacaktır.

İçerik kaldırma talebi olumsuz sonuçlandığı takdirde ise, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca öncelikli olarak Kişisel Verileri Koruma Kurulu’na, sonrasında yargı makamlarına başvurudan oluşan bir koruma mekanizmanın işletilebilmektedir. Son olarak, bu başvurulardan da olumlu sonuç alınamadığı takdirde, bireysel başvuru mekanizması ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması da gündeme gelebilecektir.

Unutulma hakkının uygulanış biçimi, söz konusu verinin ilgili siteden tamamen silinmesini gerektirmeyip farklı mekanizmalarla kişinin unutulma hakkı korunabilmektedir. Aşağıda üzerinde ayrıntılı olarak durulacağı üzere, unutulma hakkı niteliği gereği ifade ve basın özgürlüğü ile çatışan bir kavramdır ve unutulma hakkını koruyan mekanizmalar da bu çatışmanın tezahürüdür. Bu çatışma eksenide, anonimleştirme, deindeksleme veya içerik kısıtlamaları gibi mekanizmalar geliştirilmiş ve haklar arasındaki adi dengeyi gözetecek bir mekanizma oluşturulmaya çalışılmıştır.

Avrupa Birliği Adalet Divanı Google Kararı

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın [“ABAD”] 13 Mayıs 2014 tarihli Google İspanya SL v. M.C.G. davası hakkında İspanya Yüksek Mahkemesi’ne bildirdiği görüş, unutulma hakkını tartışmaya açan önemli bir değerlendirmedir. ABAD kararı akabinde, unutulma hakkı dünyanın birçok yerinde yargı kararlarına konu olmuştur. Google davasına vücut veren olayda özetle, Google’a ismini yazması ile arama sonuçlarında çıkan haber bağlantılarının kaldırılmasını talep eden bir avukatın bu haberlerin ekonomik olarak işlerini olumsuz etkilediği iddiası yer almaktadır. Zira yerel gazetelerde, başvurucu avukat hakkında, “mülkiyetindeki malların haczedildiği ve bu mallara ilişkin açık arttırma yapılacağına” yönelik bilgiler bulunmaktadır. Söz konusu haber, esasen açık artırmanın yapılabilmesi için mevzuat gereği yerel gazetelerde paylaşılmıştır. Belirtmek gerekir ki, ilanın yapıldığı tarihlerde dijital ortamda herhangi bir veri bulunmamasına karşın, gazetenin sonradan dijitalleşmesi ile bahse konu ilan da internet ortamına aktarılmış ve dava konusu haber herkes tarafından ulaşılabilir hale gelmiştir.

Başvurucu avukat, öncelikli olarak 2010 yılında gazeteye başvurarak ilgili haberin kaldırılmasını talep etmiş ancak talebi olumsuz sonuçlanmıştır. Daha sonrasında ise, Google Inc. Ve Google İspanya şirketlerine karşı İspanya Veri Koruma Kurumu’na başvurmuş, neticesinde gazete hakkındaki şikâyet reddedilirken, Google İspanya ve Google Inc. hakkındaki şikayetler kabul edilmiştir. Kurum, başlık olarak arama motorunda kişisel verilerin gözükmesinin veri koruma mevzuatına aykırı olduğunu vurgulayarak, arama motorlarının erişimlerin kısıtlanmasında sorumlulukları olduğuna karar vermiştir. Karar üzerine, Google İspanya ve Google Inc.’in İspanya Yüksek Mahkemesi’ne başvurusu neticesinde, dosya görüş bildirmesi adına ABAD’a gönderilmiştir.

ABAD, somut olaya ilişkin açık artırma tarihinden itibaren 16 senenin geçtiğini ve kamu tarafından söz konusu haciz ve açık artırma bilgilerine ulaşılmasında herhangi bir üstün yararın bulunmadığını ve veri öznesi başvurucu avukatın toplumda oynadığı rolü gözeterek dava konusu açık artırma ilanının arama sonuçlarından kaldırılmasını talep etmekte haklı menfaati bulunduğu yönünde karar vermiştir.  

Bu bağlamda ABAD Google Kararı, hızlanarak genişleyen küresel veri akışında, kişilik haklarının korunması bakımından bir dönüm noktasıdır. ABAD, arama motorlarının yükümlülüklerini değerlendirdiği gibi, unutulma hakkının uygulanmasına ilişkin de önemli bir adım atmıştır.

İfade ve Basın Özgürlüğü Karşısında Unutulma Hakkı

İfade ve basın özgürlüğü, hiç şüphesiz tüm egemen ülkelerin anayasalarında korunan en kutsal haklardandır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve birçok uluslararası bildirge, beyanname, anlaşma vb. konsensüsler, ifade özgürlüğünü temel bir insan hakkı olarak güvence altına almıştır. Duygu ve düşünceler özgürce ifade edilmeden demokratik bir topluluğun oluşamayacağı, kısıtlandığı takdirde de kısıtlanmasında güdülen meşru amacın hassas bir zeminde değerlendirilmesi gerektiği sıklıkla vurgulanmaktadır.

Kişilerin kendileri hakkında paylaşılan ve muhafaza edilen bilgilerin kaldırılmasını istemesi elbette ki ifade ve basın özgürlüğünün bulunduğu kefenin karşısında yer almaktadır. En yalın anlatım ile, unutulma hakkı ifade ve basın özgürlüğünü belli ölçülerde sınırlamaktadır. Bu nedenle bireylerin, unutulma hakkı çerçevesinde kendileri hakkında paylaşılan verilerin kaldırılması talebi değerlendirilirken, verinin paylaşılmasında rol oynayana mümkün olduğu ölçüde az müdahalede bulunulmalıdır. Bu bağlamda, bireysel baskın ihtiyaç karşısında dijital arşivdeki verilerin sınırlanmasının, teknolojinin demokratik bilgi alışverişine yaptığı katkıyı da sınırladığı yönünde eleştiriler bulunmaktadır.

Unutulma hakkına ilişkin yargı kararlarında, ifade ve basın özgürlüğü değerlendirmesi yapılırken vurgulanan husus, medyada yer alan bilgilerin artık kamuoyunu ilgilendirmediği veya yer alan bilginin doğru olmadığı kanısına varılması noktasında toplanmaktadır. Ancak, şu anda haber değeri olmadığı için kamuoyunu ilgilendirmediği kararına varılması, bu haberin 10 sene sonra da kamuoyunu ilgilendirmeyeceği anlamına gelmemektedir. Bu çerçevede, unutulma hakkının sınırlarının diğer hak ve özgürlükler perspektifinde yaratacağı sonuç dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır.

Bu yazımız Bloomberg Businessweek Türkiye’de yayımlanmış olup, yazının içeriğine ulaşmak için lütfen tıklayınız.