Miras Hukuku Yazı Dizisi I:
Miras Hakkı, Yasal Mirasçı, Atanmış Mirasçı, Vasiyet Alacaklısı Kavramları
Miras Hukuku Yazı Dizisi I:
Miras Hakkı, Yasal Mirasçı, Atanmış Mirasçı, Vasiyet Alacaklısı Kavramları
Kişinin yaşamı boyunca yarattığı malvarlığı değerine ölümünden sonra ne olacağı, bu değerin devamlılığının nasıl sağlanacağı birçok insanın paylaştığı ortak bir kaygıdır. Hukukumuzda bu hususlar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun üçüncü kitabı olan “Miras Hukuku” kitabında düzenlenmektedir. Miras hukukunun merak edilen konular üzerinden inceleyeceğimiz yazı dizimizin ilkinde miras hakkı ve mirasçılık sıfatı kavramlarını ele alacağız. Serinin takip eden yazılarında ise miras hukukuna ilişkin sıklıkla merak edilen konulara değineceğiz.
I. Miras Hakkı ve Mirasçılık Sıfatı Nedir, Nasıl Kazanılır?
Miras hakkı, mirasçılar bakımından - “beklenen” bir haktır. Diğer bir ifadeyle, yasal ya da atanmış mirasçıların miras payına ilişkin hakları ancak mirasbırakanın vefatıyla doğar ve mirasbırakanın vefatında sağ olunmasına bağlıdır. Buna göre, miras bırakan vefat tarihine kadar terekeye dahil olacak mal ve hakların maliki olmaya devam eder. Bu evrede mirasçıların miras hakkı henüz doğmamıştır. Bu bakımdan miras payı beklentisi olan gerçek ya da tüzel kişi, mirasın açılmasından [diğer bir deyişle mirasbırakanın vefatından] önce mirasa yönelik herhangi bir talepte bulunma hakkına sahip değildir.
Ayrıca miras hakkının kazanılabilmesi ¬belirtilen haller dışında mirasçılık sıfatının kaybedilmemiş olmaması şartına da bağlıdır. Mirasçılık sıfatının kaybı, mirastan yoksunluk, çıkarma ve feragat hallerinde söz konusu olur. Bu haller serinin devam eden yazılarında detaylı olarak ele alınacaktır.
II. Yasal [Kanuni] Mirasçı Kimdir?
Yasal mirasçılık sıfatı miras bırakanın iradesine bağlı olmayan ve miras bırakanın ölümü üzerine doğrudan kanundan kaynaklanan bir statüdür. Buna göre yasal mirasçılar, miras bırakanın kan hısımları, evlatlık ve altsoyu ile sağ kalan eştir.
III. Atanmış Mirasçı Kimdir?
Atanmış mirasçılık, miras bırakanın kendi özgür iradesiyle mirasının bir kısmını veya tamamını belirli bir kişiye bırakmasıyla ortaya çıkar. Atanmış mirasçı da aynen yasal mirasçı gibi mirasçı sıfatını haizdir.
IV. Vasiyet Alacaklısı Kimdir?
Vasiyet alacaklısı miras bırakanın terekesinden karşılıksız kazandırma yapmak istediği kişidir. Vasiyet alacaklısı mirasçı sıfatını haiz değildir, sadece nispi bir talep hakkı vardır. Kendisine vasiyet edilen mal üzerinde doğrudan hak kazanmaz.
V. Yasal Mirasçı, Atanmış Mirasçı ve Vasiyet Alacaklısı Arasındaki Farklar Nelerdir?
Hukukumuzda “yasal mirasçı” ve “atanmış mirasçı” olmak üzere iki tür mirasçılık hali bulunmaktadır. Miras bırakanın vefatı halinde, yasal veya atanmış ayrımı gözetilmeksizin tüm mirasçılar miras bırakanın külli halefi sıfatını kazanır. Ancak yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar arasında birtakım farklar bulunmaktadır. Örneğin yasal mirasçının altsoyu, yasal mirasçının mirasçı olamadığı hallerde halefiyet prensibi gereği onun yerine geçer. Aynı prensip atanmış mirasçının mirasçıları için de geçerli olmakla birlikte miras sözleşmesinde aksinin öngörülmesi mümkündür. Bir diğer fark ise, denkleştirme talebini sadece yasal mirasçıların ileri sürebilecek olmasıdır. Ancak yasal mirasçılar denkleştirme talebinde bulunmuşlarsa, atanmış mirasçılar da bundan yararlanabilirler.
Mirasçı sıfatını haiz olmayan vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki hakkı ancak bu malın vasiyet borçlusu [yani mirasçı/mirasçılar, vasiyeti yerine getirme görevlisi veya alt vasiyette vasiyet alacaklısı] tarafından usulüne uygun olarak kendisine devri ile kazanır. Alt vasiyet kavramını takip eden yazılarımızda ele alacağız.
VI. Terekenin Sadece Belirli Bir Kısmı İçin Mirasçı Atanabilir mi?
Terekenin tamamı ya da belirli bir kısmı için mirasçı atanmasına bir engel yoktur. Terekenin yalnızca belirli bir oranı için mirasçı atanması halinde, üzerinde tasarruf edilmeyen kısım yasal mirasçılara kalır.
VII. Henüz Doğmamış Bir Kimse, Örneğin Müstakbel Bir Torun, Mirasçılık Sıfatını Kazanabilir Mi ?
Evet kazanabilir. Türk Medeni Kanunu, kişilerin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren hak ehliyetine sahip olduğunu, buna paralel olarak da ceninin sağ doğmak koşuluyla mirasçı olabileceğini düzenlemiştir.
Yine miras bırakan, henüz ana rahmine düşmemiş [örn. ileride doğması muhtemel torun] kişiler lehine de ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Dolayısıyla henüz doğmamış ana rahmindeki cenin hem yasal mirasçı sıfatını haiz olabilir, hem de ölüme bağlı tasarruftan faydalanabilir.
VIII. Tüzel Kişiler Mirasçı Olarak Atanabilir mi?
Evet, tüzel kişiler de mirasçı olarak atanabilir. Esasen, tüzel kişiler [devlet hariç] sadece atanmış mirasçı olabilirler.
IX. Tüzel Kişiliği Bulunmayan Bir Topluluk Lehine Ölüme Bağlı Kazandırmada Bulunmak Mümkün müdür?
Evet, tüzel kişiliği bulunmayan belirli bir topluluğa [örneğin X üniversitesi öğrencileri] dahi ölüme bağlı tasarruf yoluyla kazandırmada bulunulması mümkündür. Ancak bu durumda topluluğun mirasçı sıfatını kazanması mümkün olmayıp ancak vasiyet alacaklısı olabilir.
X. Vakıflar ve Dernekler Mirasçı Olabilir mi?
Vakıflar ve dernekler özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir. Dolayısıyla, tüm tüzel kişiler gibi vakıflar ve dernekler de atanmış mirasçı olabilirler.
XI. Vasiyetname ile Vakıf Kurmak Mümkün müdür?
Miras bırakan var olan bir vakfı mirasçı atamak ya da ona belirli bir mal bırakmak yerine, ölüme bağlı tasarruf ile yeni bir vakıf da kurabilir.
Ancak bu ihtimalde vakıf, mirasbırakanın ölümü ile değil, daha sonra kanuni şartların gerçekleşmesi [yani vakfın tescil edilmesi] ile tüzel kişilik kazanır. Bu durumda sağlıkta kurulan vakıflardaki resmi senedin yerini, vasiyetname ya da miras sözleşmesi almaktadır.