Loader
  • 2021 June 1
  • 6 dakika okuma süresi
  • Dinle

İcra Hukuku Yazı Dizisi-4: İflas Etmiş İşletmelerden Alacakların Tahsili

İcra Hukuku Yazı Dizisi-4: İflas Etmiş İşletmelerden Alacakların Tahsili

Ticari hayatın olağan akışında, finansal açıdan sıkıntılı şirketler için “iflas” kaçınılmaz olabilir. Böyle bir durumda, iflas eden işletmeden olan alacakların durumu ve bunların nasıl tahsil edileceği soruları ortaya çıkmaktadır.

İflasa İlişkin Genel Bilgiler

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda [“İİK”] alacakların tahsili için iki temel yöntem düzenlenmiştir: icra takibi ve iflas yoluyla takip. İlkinde belirli bir alacaklının, alacağını borçlunun malvarlığına [borcu karşılamaya yetecek kadarına] karşı yapacağı takip suretiyle tahsil etmesi söz konusuyken; diğeri borçlunun “bütün” malvarlığını konu alan ve bütün borçlarının ödenmesine yönelik daha genel bir takiptir. Ayrıca, iflas yoluyla takibe sadece iflasa tabi borçlular için başvurulabilirken tüm gerçek veya tüzel kişilere karşı icra takibi yapılabilir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu [“TTK”] uyarınca; tacirlere, tacir sayılanlara ve tacirlere ilişkin hükümlere tabi olanlar ile tacir olmadıkları halde özel kanun hükümleri uyarınca iflasa tabi olanlara iflasa ilişkin hükümler uygulanır. Bu bakımdan tüzel kişiler Türk hukukuna göre iflasa tabidir. Somut olaya göre takip edilebilecek üç farklı takip prosedürü söz konusudur: iflas yoluyla adi takip, kambiyo senedine dayanan iflas yoluyla takip ve takipsiz (doğrudan doğruya) iflas. Takip yoluna bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi iflas kararı vermeye yetkili tek merciidir. İflasın açılması (iflas kararı verilmesi) ile borçlu “müflis” sıfatını alır ve nerede ve kimde olduğu önem taşımaksızın müflisin haczedilebilir tüm mal ve hakları iflas masasını oluşturur.

İflasın Alacaklılar Bakımından Sonuçları

İflasın açılması, alacaklılar açısından bazı önemli sonuçlara neden olur. Buna göre:

  • Müflis aleyhine başlatılmış tüm takipler durur ve iflas kararının kesinleşmesiyle de düşer. Genel kural bu olmakla beraber rehnin paraya çevrilmesine ilişkin takipler ile kiralananın tahliyesine ilişkin takipler devam eder. Rehin sahibi alacaklının ayrıca iflas masasına karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapması da mümkündür.
  • İflas kararı ile birlikte, iflas masasına dahil olan tüm mal ve haklara ilişkin hukuk davaları durur. Ancak icra takiplerinin aksine, bu davalar düşmez; davalara ilişkin zamanaşımı süresi bu süre zarfında işlemez.
  • Müflisin -vadesi gelmemiş olanlar da dahil- tüm borçları muaccel hale gelir. Bu kural taşınmaz rehni (ipotek) ile teminat altına alınmış borçlar için geçerli değildir. Borca faiz işlemiş ise, iflas tarihine kadar işlemiş faiz ve yapılmış takip masrafları asıl borca eklenir.

İflasta Alacakların Tahsil Usulü

Alacaklılar alacaklarını iflas dairesinin tasfiyenin ne şekilde [adi veya basit] yapılacağının ilanından itibaren 1 ay içinde iflas masasına kaydettirmelidir. Alacaklarını kaydettiren alacaklılar, masadaki malların paraya çevrilmesinden sonra alacakları oranında paylaşıma katılacaklardır. Alacağını 1 aylık sürede masaya kaydettirmemiş olan alacaklı, iflas kapanıncaya kadar masaya başvurarak alacağını kaydettirebilir.  Bu durumda, geç başvuran alacaklı, tebligat masrafları gibi geç başvurunun sebep olduğu giderlere katlanmakla yükümlüdür. Bunun yanında, geç başvuranlar, satış sürecinin uzaması durumunda alacaklıların alacaklarının bir kısmını önceden alabilecekleri geçici dağıtıma katılamazlar.  

Kaydı takiben alacaklar, niteliklerine göre İİK’de öngörülmüş dört sıraya ayrılır ve alacaklılara yapılacak ödemenin sırasını gösteren bir cetvel (sıra cetveli) hazırlanır. Sıra cetveline itiraz davası veya şikâyet yoluyla karşı çıkmak mümkündür. Cetvelin ilk üç sırası imtiyazlı alacaklardan oluşurken dördüncü sırada imtiyazsız alacaklar bulunmaktadır. Aynı sıradaki alacaklar, aynı sırada yer alan alacaklılar arasında alacakları oranında paylaştırılır. Üst sıradaki alacaklılar alacaklarını almadan alt sıradaki alacaklılara ödeme yapılamaz. İİK’de düzenlenen sıralar aşağıdaki gibidir:

  • Birinci sıra: İşçilerin ihbar ve kıdem tazminatı dahil iş ilişkisinden doğan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesinden kaynaklanan ihbar ve kıdem tazminatları.
  • İkinci sıra: Velâyet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları.
  • Üçüncü sıra: Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar [örn. kat maliklerinin kendilerine düşen gider borcunu ödemeyen diğer kat maliklerinden olan alacakları, avukatlık ücretleri]
  • Dördüncü sıra: Yukarıda yer verilmeyen diğer bütün imtiyazsız alacaklar.

Uygulamada, hacizli malların satışından elde edilen tüm para paylaştırılsa da alacaklılar alacaklarını tamamen alamayabilirler. Bu nedenle, alacaklarının ödenmemiş kısmı için alacaklılara “aciz vesikası” verilir. Eğer borçlu masadaki malların paraya çevrilmesinden sonra yeni mal iktisap ederse, aciz vesikasına dayanılarak yeni bir takip başlatılabilir. Masaya kaydedilmemiş olan alacaklarsa, ancak iflasın kapanmasını takiben talep edilebilir; fakat bu alacaklar için faiz talep edilemez.