Loader
  • 2021 May 5
  • 7 dakika okuma süresi
  • Dinle

İcra Hukuku Yazı Dizisi-2: Yabancı Bir Şirket/Şahıs Vadesi Gelmiş Alacaklarını Nasıl Tahsil Edebilir?

İcra Hukuku Yazı Dizisi-2: Yabancı Bir Şirket/Şahıs Vadesi Gelmiş Alacaklarını Nasıl Tahsil Edebilir?

Uluslararası ticaret katlanarak büyüdü ve bu da şüphesiz tahsil edilmesi gereken daha fazla uluslararası alacak anlamına gelmekte.  Özellikle Covid-19 pandemisi nedeniyle mali sıkıntı yaşayan şirket sayısının hızla artması karşısında, uluslararası alacak tahsili her zamankinden daha önemli hale geldi. Alacak tahsil işlemleri Türk ya da yabancı şirket ve şahıslar için genel olarak benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla bu yazıda, yabancı bir şirketin veya şahsın Türkiye'deki alacaklarını nasıl tahsil edebileceğine ilişkin önemli noktalar vurgulanacaktır.

Türk hukukunda icra takibinin farklı yöntemleri vardır. Bunların hepsinde, yabancıların Türkiye'de yasal işlem başlatabilmeleri için borcun %20'sine karşılık gelen bir teminat ödemeleri gerekir. Bununla birlikte, borçlunun ülkesi ile Türkiye arasında karşılıklılık varsa (borçlunun ülkesinde Türklerden teminat istenmiyorsa), alacaklı teminat ödemek zorunda kalmaz. Karşılıklılık ilkesi, 1961 tarihli Lahey Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmeler, kanunlar veya eylemler yoluyla sağlanabilir. Tahsilat işlemleri sırasında -teminata ek olarak- başka masrafların da tahakkuk edeceği eklenmelidir. [Bu masraflar hakkında bilgi için lütfen "İcra Takip Masrafları" başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.]

Alacağın rehinle temin edilmiş olması halinde alacaklının aşağıdaki "I." maddede açıklanan yolu izlemesi gerekir. Diğer hallerde alacaklı, Türkiye'de tenfiz edilmiş yabancı bir mahkeme kararına veya Türk mahkeme kararına dayanarak ilamlı icra takibi başlatabileceği gibi, bir ilamın mevcut olmadığı hallerde doğrudan icra dairelerine başvurarak ilamsız icra takibi de başlatabilir.

I.        Alacak rehinle teminat altına alınmışsa:

Alacağın rehinle temin edilmiş olduğu hallerde alacaklı, icra takibine başlamadan önce icra dairesine başvurarak rehnin paraya çevrilmesini sağlamakla yükümlüdür.

Haciz işlemleri rehinli malın niteliğine bağlıdır:

  1. Rehin bir taşınır mal üzerinde ise, icra dairesi nezdinde borçlu aleyhine icra işlemleri başlatılabilir. Borçlu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz edebilir. Aksi takdirde 15 gün içinde borcunu ödemek zorunda kalır. Borçlunun itirazı halinde yapılacak işlemler, rehnin niteliğine göre “II.A.” altında açıklanan ilamlı icra veya “II.B.” altında açıklanan ilamsız icra şekilde olacaktır. Bunun tek istisnası, borçlunun borca değil de rehne itiraz etmesi durumunda, alacaklının genel icra takibine, yani ilamsız icraya başvurma hakkına sahip olmasıdır.
  2. Rehin bir taşınmaz mal üzerinde ise, icra dairesi nezdinde bu defa borçlu veya malın maliki üçüncü kişi aleyhine icra takibi başlatılabilir. Borçlu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz edebilir. Aksi takdirde borcu 30 gün içinde ödemek zorunda kalır. Borçlunun itirazı halinde yapılacak işlemler, rehnin niteliğine göre "II.A." başlığı altında açıklanan ilamlı icra veya "II.B." başlığı altında açıklanan ilamsız icra şeklinde olacaktır.

Rehnin paraya çevrilmesinin öncelikli niteliğine rağmen, çek gibi bir kambiyo senedinden doğan alacaklarda, alacaklı [önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmaksızın] kambiyo senetlerine özgü takip yoluna da başvurabilir.

II.       Alacak rehinle teminat altına alınmamışsa

a. İlamlı İcra / Mahkeme kararı ile:

İlgili karar yabancı bir mahkeme tarafından verilmişse, öncelikle Türk mahkemelerinde tenfiz edilmesi gerekecektir. [Yabancı bir mahkeme kararının Türkiye'de tenfizine ilişkin olarak "Yabancı Mahkeme Kararlarının Türkiye'de Tenfizi" başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.]

Alacağın, doğrudan Türk mahkemelerinde dava açarak tahsil edilebilmesi için iki temel koşul bulunmaktadır:

  • Borçlu tüzel kişi ise işlem ve faaliyetlerini yürüttüğü yer Türkiye'de bulunmalı veya ifa yeri Türkiye'de olmalıdır.
  • Taraflar Türkiye dışında bir ülkenin yargı yetkisini seçmemiş olmalıdır.

Ancak bu iki koşulun sağlanması halinde, yabancı bir şirket veya şahıs yetkili ve görevli mahkemede alacağın tahsili için dava açabilir.

Mahkemenin alacaklı lehine karar vermesi durumunda alacaklı, mahkeme kararının icrası için icra dairelerine başvurma hakkına sahiptir. Belirtmek gerekir ki, kural olarak, karar bir Türk mahkemesi tarafından verildiği sürece icra için kararın kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur. Öte yandan, Türk mahkemeleri tarafından tenfiz edilen yabancı mahkeme kararları ancak kesinleştikten sonra, yani mahkeme kararının ya bir üst mahkeme nezdinde hükmün verilmesiyle ya borçlunun yasal itiraz süresinde bir üst mahkemeye itiraz etmemesiyle ya da mevcut kanun yollarının tamamen tüketilmesiyle itiraz edilemez hale gelmesi durumunda icra edilebilir.

Alacaklının takip talebinde bulunması üzerine icra dairesi borçluya karşı bir icra emri düzenler. Borçlu, icra mahkemesi nezdinde icra emrine sadece borcun sona erdiğini, ertelendiğini veya zamanaşımına uğradığını ileri sürerek itiraz edebilir. Borçlunun başka bir nedene dayanarak borca itiraz etmesi mümkün değildir.

b. İlamsız İcra / İcra Daireleri Aracılığıyla:

Borcun kesinleştiğine dair bir mahkeme kararı bulunmaması halinde, alacaklı doğrudan icra dairesine başvurarak icra takibinin başlatılmasını talep edebilir. Bu durumda borçlu, 7 gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir.

Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi durumunda, alacaklının elinde yetkili merci tarafından düzenlenmiş ve borç ikrarını ve/veya borçlunun imzasını içeren bir belge bulunması şartıyla 6 ay içinde itirazın kaldırılması için İcra Mahkemesine başvurması gerekir. Diğer durumlarda, alacaklı bir yıl içinde görevli mahkemede itirazın iptali davası açabilir.

Mahkeme alacaklı lehine karar verirse, alacaklının borç tutarının %20'sine kadar inkâr tazminatı talep etme hakkı vardır. Öte yandan, mahkeme borçlu lehine karar verirse ve alacaklı davayı kötü niyetle açmışsa, bu defa borçlunun alacağın %20'sine kadar tazminat talep etme hakkı vardır.

Borçlu ödeme emrine itiraz etmez ve 7 gün içinde borcu ödemezse veya yukarıda açıklanan itiraz işlemlerinden sonra borç kesinleşirse, alacaklı borçlunun malvarlığının haczini talep edebilir. Haczi müteakip bu mallar icra dairesi tarafından satılarak satış geliri ile alacaklıya alacağının ödenmesi sağlanacaktır.

Belirtmek gerekir ki, alacağın çek, bono gibi bir kambiyo senedinden doğması halinde uygulanacak özel kurallar vardır. Örneğin, itiraz süresi 5 güne düşer ve itiraz sebepleri kambiyo senedinin niteliğine göre farklılık gösterebilir.